Jandarma Nereyi Korur ?

Berk

New member
Jandarma Nereyi Korur? Bir Dağ Kasabasında Başlayan Hikâye

Selam millet,

Geçen yaz tatile çıktığımda yolum Toroslar'ın eteklerinde küçük bir dağ kasabasına düştü. Orada tanıştığım insanların anlattıkları ve bizzat tanık olduğum bir olay, "Jandarma nereyi korur?" sorusunu bambaşka bir boyutta düşünmeme neden oldu. Sizlerle hem yaşadığım bu hikâyeyi paylaşmak hem de jandarmanın görev alanına dair biraz sohbet başlatmak istiyorum. Hazırsanız, çaylarınızı alın, başlıyoruz. ☕

Bölüm 1: Yokuş Yukarı Bir Kasaba

Yolumun düştüğü yer, Adanalıların “Yayla” dediği serin bir kasabaydı. Sessiz, yeşillik içinde, köylünün kapısının önüne sandalye attığı, çocukların toprak yollarda çıplak ayakla koşturduğu türden bir yer. Kasabanın girişinde, üzerinde "Karataş Jandarma Karakolu" yazan küçük ama sağlam bir bina dikkatimi çekti.

Kasabada kaldığım pansiyonun sahibi Gül Hanım, kırklı yaşlarında, güler yüzlü ve sıcacık bir insandı. Daha ilk sabah kahvaltıda:

— Buralarda jandarma olmasa kurdun, çakalın keyfine diyecek yok, dedi.

Ben de merakla sordum:

— Ne gibi olaylar oluyor ki?

— Anlatayım ama önce bir çay daha iç, dedi.

Bölüm 2: Kayıp Çocuk ve Sessiz Tepeler

Geçen yıl yaz sonuna doğru, Gül Hanım’ın on yaşındaki kızı Elif aniden kaybolmuş. O gün annesiyle köye gelen bir misafirin peşine takılıp keçi yolu sanılan patikalara dalmış. Hava kararmaya başlamış, köylüler ne kadar arasalar da Elif’i bulamamış.

Kasabanın erkekleri hemen organize olmuş. Köy muhtarı, çiftçi Hüseyin Amca, ormancı Osman ve birkaç kişi haritayı açıp bölgeyi üçe bölmüşler. Kimin nereye bakacağına karar verip telsizle iletişim kurmak istemişler. Tam bu sırada jandarma devriyesi olay yerine ulaşmış. Komutan Ahmet Astsubay durumu analiz etmiş ve dağdaki hava tahminlerini, çocukların yürüme eğilimlerini hesaba katarak grupları yeniden yönlendirmiş.

— Ahmet Komutan’ın olaya stratejik bakışı olmasa, belki de sabaha kadar bulamazdık, dedi Gül Hanım.

— Peki siz ne yaptınız o sırada? diye sordum.

Bölüm 3: Annelik, Dayanışma ve Umut

Gül Hanım gözlerini kaçırdı biraz, sonra usulca anlatmaya başladı:

— Biz kadınlar ne yapabiliriz ki dağ başında? Ama bir araya geldik. Elif’in en sevdiği yemeği pişirip, kokusunu dağın eteklerine yaydık. Bir yandan dua ettik, bir yandan çocuklar ses duyar belki diye tef çaldık. Sanki dağla konuşur gibi…

— Ve işe yaradı mı?

— Gece yarısı Elif’in sesi duyuldu. İnanır mısın, sesi ilk duyanlardan biri Kezban teyze oldu. "Çocuğum üşüyor sesi titriyor" dedi. O anda herkesin gözü yaşlıydı.

Bölüm 4: Jandarma Sadece Asayiş mi Sağlar?

Ertesi sabah, çocuk uyandı. Hafif bitkin ama sağ salimdi. Jandarma timi Elif’i sırtında taşıyarak getirmiş. Kasabanın meydanında büyük bir alkışla karşılanmışlar.

O gün jandarma sadece kayıp bir çocuğu bulmadı. Köyün güven duygusunu tazeledi, annelere umut verdi, babalara cesaret kazandırdı.

Ahmet Komutan, her şey bittikten sonra bir bankta oturup Gül Hanım’a dönerek şöyle demiş:

— Bizim görevimiz sadece sınır ya da yol değil. İnsan nerede güvende hissediyorsa, biz orayı koruruz.

Bu söz beni derinden etkiledi.

Jandarma Nereyi Korur?

Hikâyenin ardından aklımda şu düşünceler kaldı:

* Jandarma sadece fiziki bölgeleri değil, insanların ruhunu da korur.

* Erkekler bu olayda çözüm ve stratejiyle katkı sağladı.

* Kadınlar ise dayanışma, sezgi ve empatiyle hikâyeyi tamamladı.

* Aslında jandarma, güven duygusunun koruyucusudur.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

* Sizin yaşadığınız bölgede jandarma ne tür olaylarla ilgileniyor?

* Sizce jandarma deyince akla ilk ne gelmeli: güvenlik mi, yardım mı?

* Kadınlar bu tür krizlerde nasıl katkı sağlar, erkekler nasıl?

Lütfen kendi deneyimlerinizi, fikirlerinizi paylaşın. Gerçekten bu konuda herkesin söyleyeceği önemli şeyler var. Ve kim bilir, belki bu forum yazısı, bir gün bir yerde biri için cesaretin ilk kıvılcımı olur.

Sevgilerle,

Yayla havası almış bir yolcudan selamlar. 🏞
 
Üst